Site Loader
Osmaniye Mahallesi İsmail Erez Bulvarı Şirin Sok.Elit Ap.No.27 Kat 2 D.8 Bakırköy İst.

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/6096

K. 2010/431

T. 2.2.2010

• DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞI DAVASI (Kararda İki Tarafın İddia ve Savunmalarının Özeti Anlaştıkları ve Anlaşamadıkları Hususlar İhtilaflı Konular Hakkında Toplanan Deliller ve Delillerin Tartışması Red ve Üstün Tutma Sebeplerinin Gösterilmesi Gerektiği)

• GEREKÇELİ KARAR (Bütün Mahkemelerin Her Türlü Kararlarının Gerekçeli Olarak Yazılması Gerektiği)

• KARARDA BULUNMASI GEREKENLER (İki Tarafın İddia ve Savunmalarının Özeti Anlaştıkları ve Anlaşamadıkları Hususlar İhtilaflı Konular Hakkında Toplanan Deliller ve Delillerin Tartışması Red ve Üstün Tutma Sebeplerinin Gösterilmesi Gerektiği)

2709/m.141

1086/m.388

ÖZET : T.C. Anayasasının 141. maddesinin 3. fıkrasında; bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması vurgulanmıştır. H.U.M.K.nun 388. maddesinde de; kararların neleri kapsayacağı ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Bu maddenin 3. fıkrası hükmüne göre kararda, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, red ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekmektedir. Oysa, mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmediği gibi açıkça delil değerlendirmesi yapılmadığı da belirtilerek hüküm kurulmuştur.

DAVA : İrşadi D.ile Eser Başak S. aralarındaki değer artış payı alacağı davasının kabulüne dair Ankara 7. Aile Mahkemesinden verilen 15.9.2009 gün ve 516/1091 Sayılı hükümün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 2.2.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı Eser Başak S. bizzat ve vekili, karşı taraftan davacı İrşadi D.bizzat ve vekili geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı ile vekil edeninin 2000 yılında evlendiklerini, 18.10.2006 tarihinde kesinleşen ilamla boşandıklarını, vekil edeninin evlenmeden önce edindiği birikimlerinin ve kooperatif hissesinin satılmasıyla elde ettiği gelirin kullanılması sonucunda evlilik birliği içinde satın alınan ve davalı eş adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmaza vekil edeninin yaptığı katkı sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 YTL’nin katkının yapıldığı tarihten işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiş, daha sonra yaptığı ıslahla istek miktarını 141.898,50 TL arttırmıştır.

Davalı vekili ise, davaya konu taşınmazın alım bedeli olan 165.000,00 YTL’nin 8.500,00 YTL’sinin vekil edeninin babası tarafından, 20.000,00 YTL’nin annesi tarafından, 8.000,00 YTL’sinin de vekil edenine ait ziynetlerle karşılandığını, davacıya ait kooperatif hissesinin satılmasıyla elde edilen katkı miktarı sadece 20.000,00 YTL olup, kalan 32.000,00 YTL’nin ise tarafların birlikte yaptığı tasarruflar olduğunu ileri sürerek davaya karşı koymuştur.

Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; tarafların 4.11.2001 tarihinde evlendikleri, 9.3.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kesinleşmesiyle 3.11.2006 tarihinde boşandıkları, davaya konu taşınmazın 1945/2037 payının 13.4.2004 tarihinde, kalan payın da 9.2.2005 tarihinde satın alınması sonucunda tamamının davalı adına tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece: “davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş ve 29.6.2009 tarihinde davasını ıslah edip harcını yatırmış ise de, sehven duruşma da 10.000 TL yazıldığından bu miktar üzerinden hüküm kurulmuş olup bu sebeple delillerin değerlendirilmesi yapılmadan ilk dava üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir” açıklaması yapılarak “davanın kabulüyle dava tarihinden geçerli faiziyle 10.000 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

T.C. Anayasası’nın 141. maddesinin 3. fıkrasında; bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması vurgulanmıştır. H.U.M.K.nun 388. maddesinde de; kararların neleri kapsayacağı ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Bu maddenin 3. fıkrası hükmüne göre kararda, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, red ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekmektedir. Oysa, mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmediği gibi açıkça delil değerlendirmesi yapılmadığı da belirtilerek hüküm kurulmuştur.

SONUÇ : Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükümün açıklanan sebeple ve H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve 135,00 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davalıya, 15,60 TL peşin harcın da istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 2.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx

Originally posted 2013-09-20 12:24:30.

Post Author: zeynepy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir